Rüyalar ve Şiirler

25 Şubat 2020 Salı

Bu Gece Beni Bırakma...





Bu Gece Beni Bırakma (6)


Sevmesem seni..
Muhtaç olmasam su kadar, ekmek kadar,,
Aynı bedende olmasam,
Kaş gibi, ağız gibi, göz gibi,
Dudaktan çıkıp söylenen söz gibi.
Gelmezdim kapına...


Bu gece kördüğüm oldum.
İnsafsızca acıtan karanlıklar içinde
Karma karışığım.
Bu gece sen çöz beni...
Doyulmaz bir sevgisin sen, hiç bitmeyen.
Yaşanılası bir hayatsın...

Sevmenin nedeni yoktur dünyanın hiç bir yerinde.
İnsan sevdikçe var olur.

Var oluşum,
Soluk alışımın nedeni /sevgilim,
Yaşadığım hayatım, her şeyimsin sen benim...
Uzaklardan yorgun-argın,
Kırık dökük gelişlerime kızıp,
Ne olur başıma kakma !!!
Bu gece sana çok ihtiyacım var..
Bu gece beni bırakma...

Necdet GÖKNİL

Günah



GÜNAH

Büyük bir zevkle günah işledim.
Ateş gibi sıcak bir kucakta,
kollar arasında günah işledim.
Alev alev yanan hınçlı öfkeli kollar.

O kapkaranlık, sakin, gizli odada,
sırlarla dolu gözlerine baktım sevgilimin.
Yalvarışlarının sonsuz zevkine yanıt verircesine,
kalbim heyecanla titredi göğüslerimin içinde.

O kapkaranlık, sakın, gizli odada,
yanı başına oturdum sevgilimin hüzünle.
Dudakları dudaklarıma arzu akıttı.
Hüznünden kalbimin kurtuluverdim bir anda.

Kulaklarına bir aşk öyküsü fısıldadım:
Seni istiyorum sevgilim seni.
Seni istiyorum bengisu kucak.
Seni istiyorum benim çılgın sevgilim seni.

Gözlerinden arzu fışkırdı sevgilimin.
Kadehte kırmızı şarap dans etmeye başladı.
Yumuşacık yatağın ortasında vücudum
sarhoşça titredi göğsüne doğru.

Büyük bir zevkle günah işledim
titreyen, kendinden geçmiş vücudumla.
Tanrım ne yaptığımı nasıl bilebilirdim
o kapkaranlık, sakin, gizli odada.


Furuğ Ferruhzad

24 Nisan 2019 Çarşamba

Kopar Gider İçimden Aşk




Kopar gider içimden aşk, tutamam ellerim ateş
Sabahımız yok sevdiğim, doğmaz artık bize güneş
Varsın buda yarım kalsın, sazın dertli dertli çalsın
Sen için ferah eyle, gözün arkada kalmasın
Varsın buda yarım kalsın, sazın dertli dertli çalsın
Sen içini ferah eğle, gözün arkada kalmasın

Akar gider gözümden yaş, silemem tuzu cana aş
İntizar etmem sevdiğim, dilersem derim sana kardeş
Varsın buda yarım kalsın, sazın dertli dertli çalsın
Sen içini ferah eğle, gözün arkada kalmasın
Varsın buda yarım kalsın, sazın dertli dertli çalsın
Sen içini ferah eğle, gözün arkada kalmasın


Hacer Özil

12 Aralık 2018 Çarşamba

Sevdan Beni...







SEVDAN BENİ 

Terketmedi sevdan beni, 
Aç kaldım, susuz kaldım, 
Hayın, karanlıktı gece, 
Can garip, can suskun, 
Can paramparça... 
Ve ellerim, kelepçede, 
Tütünsüz uykusuz kaldım, 
Terketmedi sevdan beni...

                                                             Ahmet Arif

16 Kasım 2018 Cuma

Ben Sevdalı, Sen Belalı...




Sen beni sen unutmuş gibisin 
Ben hala deliyim, hala sevdalı 
Yaktığın ateşi söndüremedim 
Sen hala çılgınsın, hala belalı 

Çekmeye razıyım kaprislerini 
İstersen zincire vur ellerimi 
Ne olur birtanem, anla halimi 
Ben hala deliyim, hala sevdalı 

Sen benden sen vazgeçmiş gibisin 
Ben hala tutkunum, hala yaralı 
Yaktığın ateşi söndüremedim 
Sen hala çılgınsın, hala belalı 

Bu sevda bir anda bitebilir mi 
Gerçekler yalana dönebilir mi 
Ne olur birtanem anla halimi 
Ben hala deliyim, hala sevdalı

      Selami Şahin

2 Kasım 2018 Cuma

Etme...




Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme

Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.

Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.

Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.

11 Ekim 2018 Perşembe

El Gibi...





Ne bir ses ne de haber
Gelmiyor artık senden
Öylece kalakaldım deli hasretinle ben
Bir yabancı selamın ile hüzünlere daldım
Kendi ellerimle ben beni kederlere saldım
Sonunda bir oyuncak kara sevda aldım senden
Yani değişmedim hala öyle biraz çocuk kaldım

Yok öyle el gibi durma gül biraz
Sana gülmeler yaraşır
Yok öyle güz gibi soğuk olma güz
Ayrılık taşır


                                                                      Sezen Aksu

kaptan-2




bu geminin yelkenlerine herifin biri paris yazmış


luxembourg garı'nın dirseğindeki çiçekçiyi bileceksin

yeşil muşamba ceketli sarışın küskün kızcağız

en dokunulmaz kızı en temiz fikrimce paris'in

pablo'ya sorarsanız bir taksi şöförüyle yatıyor

pablo!. ah pablo!. onunla bir tanışsanız

önüne gelene salamanca'da bir şeyler anlatıyor

babasını orada bir duvar dibinde bırakmış

halbuki konuştuğu zaman fransız sanırsınız


saint - michel'de bir talebe kahvesindeyim yalnız

gündüz olduğu halde bütün ışıkları yakmışlar

bir cumartesi günü saat dört buçuğa beş var


ellerim kırılsa ben senin için bu şiirleri yazmasam

dinamit taşırmış gibi gözlerini taşımasam

avenue wagram'da bir akşam yeter bana ağutos'ta

yapraklara serilmiş yirmi beş franklık yıldızlar

bir mısra yeter geceleyin bir teren gibi pırıl pırıl

sen kendine yetmiyorsun hiç kimse sana yetmiyor

birini bitirmeden aklın öteki yolculukta


dün gece châtelet'de metro'nun yanıbaşında durdum

yağmur bilmediğim başka bir gökten yağıyordu

yağmur saint-jacques kulesine doğru yağıyordu

yanımda olduğun zaman her zamankinden yalnızım

şimdi bir nefeste cafe de I'ecluse'ü hatırladım

seine kıyısındaki küçük nehir kahvesini

kapısında bir gemici feneri asılmış duruyor

seine gemicileri her akşam burada toplanırlar

onlar için bir takım maceralar düşünürüm

seine sanki petrolmüş gibi iştahlı ve obur akıyor


dupont'daki kızlar yalnız cıgara içerek yaşıyorlar


utrillo'nun bir sokağından seni çektim çıkardım

elin yüzün kirlenmiş üstün başın toz içinde

sana mardi gras için bir Japon maskesi aldım

sen bana kaptan diyorsun herkes bana kaptan diyor

sahici bir kaptanmışım gibi tükürüyorum


                                                                    Attila İlhan

20 Haziran 2018 Çarşamba

Kadın Bacakları





KADIN BACAKLARI


Her ayağın bastığı yerde sanki kalbim var,

kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden.

Ömrümün geçtiği yolda bana sorsalar,

gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.


Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü,

gözlerinden ziyade bacaklarına yakın,

bir lisandır onların duruşu, bükülüşü,

Kadınlar! Onlar varken konuşmayınız sakın.


İnce sütunlardaki ilahi güzelliğe

bacakların ruhudur şekil veren diyorum

bacakları bir kalın örtüde saklı diye

mermerde kalbi çarpan Venüs’ü sevmiyorum.


Boynuma doladığın güzel putu görseler

insanlar öğrenirdi neye tapacağını.

Kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler

İsa’nın eli diye, bir kadın bacağını.


Necip Fazıl Kısakürek

27 Mart 2018 Salı

kaptan-1




eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordum

geceyarısını yaşamaktan yorgunum


ayazın avucunda unutmuştun ellerini
önünden geçtiğim halde beni tanımadın
ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım
şiirlerim külrengi kumrular gibi uçuyorlar
bakır çalığı göklere katiyyen tahammülüm yok
hele paris'in gökleri aklımı başımdan alıyor
bana seni senden evvelki poitiers'li kızı hatırlatıyor


ayazın avucunda unutmuştun ellerini


karanlığın arkasında kıvılcım gözlü orospular
gölgelerine yaslanmış evliya gibi bekliyorlar

ışıklar kırmızı yandığı zaman duracaksın

ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım
soğuk gözlerinde buğulanmıştı ölsen tanıyamazdın
hâttâ ricardo bile hani vatansız ricardo
burnumun dibinden geçti geçen gün beni tanıyamadı
oysa au vieux châtelet'de akşam sabah beraberdik
üçümüz viyana kahvesi ve sıcak rom içerdik
üstelik o krapfen severdi güzel olurmuş rivayet
neden ve nasıl sevdiğini anlayamadım gitti

yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterim

montmartre metrosu civarında seni gözden kaybettim
o zenci yine arkanda mıydı hiç dikkat etmedim
ağzında yoksul bir ıslık ıslak bir cıgara gibi
sidney bichet'nin caz havalarını çiğneyip tüküren
o saklasın varsın seni sevdiğini biliyorum ben
yüzünün renginden geliyor bütün üzüntüsü

bir gazete aldım ama evde okuyacağım

kahvelerden birine girip bir grog ısmarlasam
seni öldürmek için çareler tasarlasam
sükût bembeyaz buz tutsa bıyıklarımda
mağrur bir totem gibi sussam konuşmasam
ve türküm kaybolsa sessizliğin hırçın türküsü
ve ben unutulsam yazdığım şiirler
senin için yazdıklarım herkes için yazdıklarım
eski padişahlar gibi unutulsa birer birer
ve ben seni unutsam hiç hatırlamasam hiç mi hiç
ihanetini hatırlamasam şehvetini hatırlamasam
ellerim oldum olasıya seni unutsalar

yarı gecenin içinden bir zenci süt beyaz bakıyor
rue lafayette'de dünden bugüne geçiyorum

eflâtun gözlerini bir grog kadehinde unuttum

Attila İlhan